OSTEOPOROTİK OMURGA

Osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik dokunun mikro mimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artması ile karakterize sistemik bir iskelet hastalığıdır [18]. DualX-Ray (DEXA) ile değerlendirilen Kemik mineral yoğunluğunun (KMY) genç erişkinlere göre 1 standart sapmanın(SS) altında olması normal,  -1.0 ile -2.5 SS arasında olması osteopeni,  -2.5 SS’den daha düşük olması osteoporoz ve -2.5SS’den daha düşük olması ve ek olarak bir veya daha fazla kırık bulunmasına yerleşmiş osteoporoz olarak değerlendirilmektedir. Osteoporoz riskini etkileyen faktörler arasında; yaş, cinsiyet, genetik ve ırksal nedenler, vücut yapısı, reproduktif nedenler, sigara ve alkol kullanımı, beslenme, yaşam tarzı, immobilizasyon, çeşitli ilaçlar ve hastalıklar yer almaktadır [19]. Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi için 50 yaş üstü kadın ve erkeklerde, tüm tedavi stratejilerinde en az 1000 mg kalsiyum ve 600 IU D vitamini önerilmektedir [20].

Osteoporotik vertebra kırıkları en sık görülen osteoporotik kırık olup, dünya genelinde yaygın bir sorun olan düşük kemik hacmiyle ve kırık oluşturma potansiyeli ile karakterize olan bir durumdur. Vertebra kırıklarının ortaya çıkartılması önemlidir, çünkü bu durum hastaların hayat kalitesini düşürmektedir.Genellikle torakolomber bileşkede (T12-L1) görülür, çünkü bu seviye defasetlerde anteroposterior kaymaya karşı düşük direnç görülür. Kırıklar hareket kısıtlılığı  ve kronik ağrıya yolaçabilir. Vertebral kompresyon kırıklarının yaklaşık 2/3’ü asemptomatiktir. Semptomatik olanlarda da travma hikayesi yoktur. Hastalar genellikle ani eğilme, öksürme veya ağır kaldırmayı gibi durumları takiben başlayan akut sırt ağrısı ile hekime başvurur.

Osteoporoz tedavisindeki temel amaç kırıkların ve komplikasyonların önlenmesi ve tedavi edilmesidir. Bu hastaların tedavi stratejisinde ise farmakolojik yaklaşımların yanında, dengeli beslenme, egzersiz, yaşam tarzı değişiklikleri ilaç dışı tedavinin temelini oluşturur. Yaşam tarzına yönelik önlemler; sigarayı bırakmak, aşırı alkol alımından kaçınmak, düzenli ağırlık egzersizleri yapmak, sedanter yaşamdan kaçınmak, adet düzensizliğine sebep olabilecek aşırı diyet ve egzersizden kaçınmak, besinler ile yeterli miktarda Ca ve vitamin-D alımını sürdürmek şeklinde sıralanabilir. Kemik mineral dansitesinin devamlılığı ve artması için hastalara iskelete yük bindirici egzersizler verilmelidir. Fleksiyon egzersizleri değil, ekstansiyon egzersizlerine ağırlık verilmelidir.

Osteoporoz hastaları arasında yapılan prospektif bir çalışmada haftalık 4 saat yürüyüş yapan ve haftalık bir saatten az yürüyen hastalar karşılaştırılmış ve haftalık düzenli yürüyüşlerin kırık riskini %40 oranında azalttığı gözlenmiştir [21]. Yürümenin yanında önceden de bahsedildiği gibi ağırlık, aerobik, gerdirme egzersizlerinin de kemik gelişimi üzerindeki etkisi kanıtlanmıştır.

Osteoporozda kifoz gelişimini azaltmak,  fleksiyonu kısıtlayarak frajil vertebralarda zorlanmayı ve anterior kamalaşmayı azaltmak,omurganın anatomik ekstrensek desteği olan erektör spinal kasların zayıflığı kompanse etmek, özellikle ağrılı dönemde ağrıyı azaltmak amacıyla korse kullanılabilmektedir. Osteoporoz tedavisinde spinal korseler üç evrede kullanılır. Akut evrede omurgayı ekstansiyon postüründe immobilize ederek ağrının azalmasını sağlayan ve istirahat süresini azaltan sert korseler kullanılır. Kronik evrede ise özellikle ağrıyı azaltmak buna ilaveten ligament zorlanmasını azaltmak, zayıf ekstansör kasları kompanse etmek, günlük yaşam aktiviteleri sırasında oluşabilecek kompresyon kırıklarını önlemek ve kifotik postürü düzeltmek için yarı sert korseler kullanılır [22]. Bu amaçla en çok kullanılan üç nokta prensibi ile çalışan jewet tipi korse, torakolumbosakral korse ve spinomed tarzı korselerdir.

Güncel osteoporoz tedavisi Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve ilaç Denetim Kurumu (Food and Drug Administration-FDA) tarafından onaylanmış ilaçlar arasında bifosfonatlar (alendronat, zoledronik asit, ibandronat, risedronat), kalsitonin, selektiföstrojen reseptör modülatörleri-SERM (raloksifen), teriparatid (paratiroidhormon), östrojen ve denosumab (RANKL/RANKLİnhibitör) yer almaktadır [23].